31 Ocak 2012 Salı

Kaynak kullanımı destekleme fonu

Bakanlar Kurulu’nun 25 Ekim 2010 gün ve 2010/974 sayılı kararı ile ‘Bankalar ve finansman şirketlerince ticari amaçla kullanılmamak kaydıyla gerçek kişilere kullandırılan tüketici kredilerinde uygulanacak Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu Kesintisi’ oranı yüzde 15 olarak tespit edilmiştir. (28.10.2010 gün ve 27743 Sayılı Resmi Gazete)

4684 sayılı ‘Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un geçici 3’üncü maddesi uyarınca Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu kesintisi, bu konuda yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar yürürlükten kaldırılan hükümlere göre tahsil edilmeye devam olunur ve doğrudan genel bütçeye gelir yazılmak üzere Hazine hesaplarına intikal ettirilir. Kesinti oranlarını sıfıra kadar indirmeye veya on beş puana kadar yükseltmeye veya kesintiyi tümüyle kaldırmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir.



Bakanlar Kurulu’nun 2010/974 sayılı Kararı üzerine Gelir İdaresi Başkanlığı’nın Türkiye Bankalar Birliği’ne göndermiş bulunduğu 28 Ekim 2010 gün ve 97121 sayılı yazıda 28 Ekim 2010 tarihinden (bu tarih dahil) sonra tahakkuk ettirilen faizlerin fon kesintisi oranının yüzde 15 olarak uygulanması gerektiği bildirilmiştir.

Tüketici Dernekleri Federasyonu tarafından 2010/974 sayılı Bakanlar Kurul Kararı ile Gelir İdaresi Başkanlığı’nın Bankalar Birliği’ne göndermiş bulunduğu 28 Ekim 2010 gün ve 97121 sayılı yazının iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle Danıştay 10’uncu dairesi nezdinde açılan dava sonucunda;

* Danıştay 10’uncu dairesi 13 Mayıs 2011 gün ve 2010/14597 E sayılı kararıyla 2010/974 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’nın yürütmesinin durdurulması istemini reddetmiş,

* Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından Türkiye Bankalar Birliği’ne gönderilmiş bulunan 28 Ekim 2010 gün ve 97121 sayılı yazının yürütülmesini durdurmuştur. (Danıştay 10’uncu dairesi 13 Mayıs 2011 gün ve 2010/14597, E)
Danıştay 107uncu dairesinin vermiş olduğu bu karar nihai iptal kararı olmamakla birlikte, söz konusu yürütmenin durdurulması kararı oybirliğiyle alınmıştır.

Yürütmenin durdurulması kararları genellikle uyuşmazlık konusu işlemde davacı tarafın belli bir haklılığının varlığı kabul edilmektedir.

İdari Yargılama Usulü Hakkında’ki Kanun’un 27/2 maddesi uyarınca Danıştay idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe göstererek yürütmenin durdurulmasına karar verebilmektedir.

Söz konusu Bakanlar Kurulu kararı uyarınca Bankalar ve Finansman Kuruluşları (Şirketleri) Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından Türkiye Bankalar Birliği’ne gönderilen 28 Ekim 2010 gün ve 97121 sayılı yazı gereği olarak, bu tarihten önce kullandırılan tüketici kredilerinin 28 Ekim 2010 tarihinden itibaren tahakkuk eden faizleri için Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu oranını yüzde 15 olarak uygulamıştır.

Bankalar Birliği’ne, Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından gönderilmiş olan yazı ile 28 Ekim 2010 tarihinden önce alınmış krediler için hesaplanan faizlere de bundan böyle Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu yüzde 15 oranında uygulanmıştır.

Dolayısıyla 28 Ekim 2010 tarihi ile Danıştay 10’uncu Dairesi’nin 2010/14697 E sayılı Kararı’nın verdiği 13 Mayıs 2011 tarihi arasında 28 Ekim 2010 tarihinden önce kullandırılan sabit faizli Türk Lirası Tüketici Kredileri için yüzde 10 yerine yüzde 15 oranının uygulanması nedeniyle fazladan tahsil edilen Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu’nun İdari Yargılama Usulü Kanun’unun 28’inci maddesi gereği olarak 30 gün içinde davacılara iade edilmesi gerekmektedir.

Bilindiği üzere İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28/1’nci maddesi uyarınca Danıştay’ın esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre, idare gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak 30 günü geçemez.

Konuya ilişkin olarak Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre “2010/974 sayıyı kararın yürürlük tarihinden önce akdedilen kredi sözleşmelerine istinaden ödenmesi gereken fon tutarlarının tüketiciler (kredi kullanıcılarına) yansıtılıp yansıtılamayacağı piyasa mekanizması çerçevesinde ve 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında’ki Kanun Hükümleri dikkate alınmak suretiyle banka ve finansman şirketleri tarafından değerlendirilebilecek bir durumdur. Bu durum kredi kullanıcısı ile kredi veren arasındaki özel hukuk hükümlerinden kaynaklanan bir ilişki olup, Gelir İdaresi Başkanlığı’nın taraf olduğu bir husus değildir. (Gelir İdaresi Başkanlığı, 30 Kasım 2010 gün ve B.07.1.GIB.0.02.68-622.01.637 sayılı yazı)

Veysi SEVİĞ
İ.T.O Gazetesi

Hiç yorum yok: