6 Aralık 2011 Salı

İşçinin bedelli askerliği ve kıdem tazminatı

Bilindiği üzere hangi işçilerin kıdem tazminatı alabileceği, mülga 1475 sayılı İş Kanunu'nun halen yürürlükteki 14'üncü maddesinde düzenlenmiş bulunmaktadır. Bu hükümde yer aldığı üzere, muvazzaf askerlik dolayısıyla iş sözleşmesinin işçi tarafından feshedilmesi durumunda, işverenin kıdem tazminatını ödeme yükümlülüğü doğmaktadır. Yani askerlik nedeniyle kıdem tazminatı talep edilebilmesi için muvazzaf askerlik dolayısıyla işçi tarafından iş sözleşmesinin feshedilmesi gerekmektedir. Mevcut sonuncu düzenlemeden önceki bedelli askerlik uygulamalarında 21 günlük temel askerlik hizmeti yapılmasından dolayı, muvazzaf askerlik dolayısıyla işçi tarafından iş sözleşmesinin feshedilmesinin şart olması nedeniyle, işçi talebi üzerine işveren tarafından kıdem tazminatı ödeniyordu. Ancak bu defa 21 günlük temel askerlik hizmeti yapılmayacak ve yükümlü işçiler bedelli askerlik parasını yatırdıklarında bu yükümlülüklerini yerine getirmiş olacak ve dolayısıyla da muvazzaf askerlik için iş sözleşmesi feshedilmediğinden kıdem tazminatı da ödenmeyecektir.


Yeni TTK'da anonim şirket kuruluşu

Geçtiğimiz yasama döneminde TBMM'de kabul edilen 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girecek. Yeni yasa birçok özelliğiyle yenilikler içeriyor. Bu yeniliklerden bir kısmı ise ek maliyetler içeriyor. Bu nedenle kimi çevrelerce yasanın yürürlük tarihinin ötelenmesi isteniyor. Aksi görüşte olanlar ise 'kervan yolda düzülür' mantığıyla yasanın ertelenmesine karşı çıkıyor.

Taleplerin kabul görüp görmeyeceğini bilemeyiz ama sonuçta bu yasanın ilgili çevrelerce iyi bilinmesi gerekiyor. Biz de bu noktadan hareketle yeni yasayla ilgili bazı bilgileri okurlarımızla paylaşmak istedik.

TEK KİŞİLİK KURULUŞ

Yeni yasaya göre anonim şirket sadece bir gerçek veya tüzel kişi tarafından da kurulabiliyor. Halen yürürlükte olan 6762 sayılı TTK'ya göre anonim şirket en az beş kişi ile kurulabiliyor ve ortak sayısı 5'in altına düşemiyor. Yeni yasaya göre çok ortaklı olarak kurulan anonim şirketlerde ortak sayısı bire düşebiliyor. Tek ortaklı ve çok ortaklı anonim şirketler arasında temel bir farklılık bulunmuyor. Ancak, yeni TTK'da tek ortaklı anonim şirketler için bazı özel düzenlemeler yapılmış durumda. Şirketin tek ortaklı olarak kurulması ya da birden fazla ortaklı olarak kurulduktan sonra hisselerin bir kişinin elinde toplanması halinde, tek kalan ortağın; adı, yerleşim yeri ve vatandaşlığının ticaret siciline tescil ve ilan edilmesi gerekiyor.


Türk Ticaret Kanunu açısından defter tasdiki

Vergi Usul Kanunu (VUK) açısından defter-i kebir (büyük defter) tasdiki zorunlu olmamasına karşın; TTK açısından zorunludur. Yani Türk Ticaret Kanunu, defter tasdikleri açısından mükellefe ilave yükümlülük getirmektedir.

TTK’nin “Defter Tutma Mükellefiyeti” başlıklı 66’ncı maddesinde; “Her tacir, ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak münasebetlerini ve her iş yılı içinde elde edilen neticeleri tespit etmek maksadıyla, işletmesinin mahiyet ve öneminin gerektirdiği bütün defterleri ve bilhassa, diğer kanunların hükümleri mahfuz kalmak üzere, aşağıdaki defterleri Türkçe olarak tutmaya mecburdur.


Ortakların şirkete borçlanma yasağı

Önümüzdeki yıl yürürlüğe girecek olan Yeni Ticaret Kanunu iş yaşamında oldukça köklü değişikliklere neden olacak. Bu değişiklikleri irdelediğimiz yazı dizimizin geçen haftaki kısmında bağımsız denetçilik kavramı üzerinde yoğunlaşmıştık. Bugünkü konumuz ise şirketleri en az bağımsız denetçilik kadar ilgilendiren bir başka husus: "Şirkete Borçlanma Yasağı"

Yeni Ticaret Kanunu şirketin hukuki varlığı ile ortakların kişilikleri arasına kalın bir perde çekmekte. Adeta şirket kasası ile ortaklarının kasası veya cepleri tamamen ayrıştırılıyor.

Kapsama giren borçlar 

Yeni Ticaret Kanunu'nun "Pay Sahiplerinin Şirkete Borçlanma Yasağı" başlıklı 358. madde hükmüne göre; iştirak taahhüdünden doğan borç hariç, pay sahipleri şirkete borçlanamayacak. Ancak; şirketle, şirketin işletme konusu ve pay sahibinin işletmesi gereği olarak yapılmış bulunan bir işlemden doğmuş olan ve emsalleriyle aynı veya benzer şartlara tabi tutulan borçlar bu yasak kapsamında değerlendirilmeyecek. Bu düzenleme ile şirketin nakit parasının ortakları tarafından kullanılması engelleniyor. Şirketin kaynaklarını alternatif alanlarda kullanmak yerine, şirket ortaklarına aktarmasının, yatırım harcamalarının azalmasına yol açtığı düşüncesi ile bu düzenlemenin yapıldığı anlaşılıyor.